Sayfalar

19 Temmuz 2013 Cuma

Anlatamıyorum

Seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp
sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp
sanki benden bahsetmiyormuşum gibi
hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi
fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana.
Yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı
ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini
aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü,
artık sonsuza dek yitirdiğimizi
büyünün bitişini,
hiç gerekmeyen yıllarda huzur,
çok gereken yıllarda da fırtına
nasıl yaşanır onu anlatacağım.
Seni bir yabancı gibi karşıma alıp
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınamadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?

Birhan Keskin

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Hepsi bu

Değişen ben değilim, 
Dönüşen savaş. 
Yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:

Bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlamak.

Şimdi ölüm bile yetmiyor, 
Acılarımızı tartmaya, 
Dostlar, 
Alıngan bir sahili pinekliyorlar. 
Bir merhaba’yı bıçaklar gibi artık, 
Selamlaşmalar…

Değişen ben değilim, 
Dönüşen savaş.

Artık zaman bile yetmiyor, 
Yaşadığımızı sanmaya.

Yine de ışıklar bu kenti, 
Güzelmiş gibi gösteriyor. 
Geceleri…

Geceler… 
.......................

Seni aklıma düşüren, 
Yerçekimi değil. 
Yalancı yıldızlar. 
Öyle uzaksın ki; 
Üflesem soğuyacaksın. 
Sarılsam okyanus.

Bir aşka yetecek kadar, 
Ve anımsatacak kadar, 
Sebepsiz bir ölümü, 
Acılarımız, 
Ve kafiyelerimiz var…

İşte hepsi bu kadar…. 

Yılmaz Erdoğan