Sayfalar

24 Mayıs 2013 Cuma

SARI

Bir ara sokakta öldüm… 
Dün 
Öylece yani. 
Birdenbire 
Boşluğa düşer gibi, sarı bir sessizliğin içinde 
Granit duvarlı binanın anlamsızlığına, 
Şehrin boşu boşunalığına içerlerken 
Bırakmışım son nefesimi kaldırıma 
Bitmiş, 
Öylesine yani. 
Birdenbire 

Yan binadaki otel odasından izliyordu oğlan 
Yüz ifadesini göremesem de 
Anlamış mıydı acaba öylece oturmadığımı? 

O sokakta bitti her şey 
Öğleden sonralarını bir bardak sütle geçiştiren 
Apartman sakinlerini düşlerken 
Sıkıntıdan 
Ölmüşüm… 
Dün 

Arka odada ütü yapıp 
Buharını burnuna çeken kadını, 
Mutfağında her öğün için soğan doğrayıp 
Gözyaşını kabuklara saklayan Madam Mari’yi 
Kocasıyla artık sevişemediği için, 
Kapı komşusu gar sabunu satan adamı düşleyen Servi’yi 
Düşündükçe 
Ölüvermişim… 
Dün 

Böylece bitmiş yani, 
Birdenbire 

Sıkılıvermişim derinden zahir. 
Tutunca da nefesimi 
Portakal kabuklarıyla çay demini döktükleri çöpe 
İki kedi de bulanınca 
Kaldıramamış nefsim demlenmiş portakal kedilerini 
Balkabağı mevsimi bile değilken 
Dönüşüvermiş her şey baldan kabağa 
Ve saat henüz 12’yi vuramamışken 
Kalkmış otobüsler durmamaya 
Mecal mi bulamamışım, yere döktükleri bala mı basmışım 
Hatırlamam ama 
Öylece kalakalmışım, kalkamamışım. 

Şehrin insanı haberdar değil mi bu öldüresiye sıkıntıdan? 
Vagonlar boş, birkaçı kiremit taşıyor topraktan 
Kayıklar da serseri misinalar 
Otobüsler kimseyi almadan durup durup geçiyorlar duraktan 
Arabalar yürüme mesafelerini öldürüyor her gün, her öğle, her gece 

Bisikletleri balkonlarında unutanlar 
Her an yağmur yağsın diye dua ediyor 
Üç öğün yemek yiyip, dört öğün uyuyorlar 
Buna rağmen erken uyanıp, geç yatıyorlar. 

Aynı kuru kahveciden gün aşırı -iş olsun diye 
Yüzer gram kahve alıp evde, iş olsun diye öğütüyorlar 
Ve bir gün bile sormuyorlar öğütülmüşünü 
Kimse sormuyor iş olsun diye yapılan iş, iş midir diye? 

Bunlar olurken ölmüşüm o ara sokakta 
Balkondaki beyaz brandalar rüzgarla sökülürken 
Sökülüvermişim 
Şişip patlayan bir eteğin dikişi gibi 
Sıkıntı işte 

Ya da ölmek yerine 
İki adım yol yürüyeydim de 
Konuşuverse miydim şu gelin çiçeğiyle. 
Gitmek yerine?
Jehan BARBUR


Hiç yorum yok: